Lisanssızda Prosedür Sıkıntısı

GENSED Başkanı Şener Oktik, lisanssız üretimde üst sınırın 1 MW’a çıkarılacak olmasını memnuniyetle karşıladıklarını ancak kapasite artışı kadar prosedürleri kolaylaştırmanın da çok önemli olduğunu söyledi.

 

1 MW olumlu

Green Power’ın sorularını yanıtlayan GENSED Başkanı Şener Oktik, üst sınırın 1 MW’a çıkarılacak olmasının pek çok yatırımcının derdine derman olacağını söyledi. Lisanssız üretim konusunda temel sıkıntının sistemin kurulma aşamasındaki prosedür olduğunu söyleyen Oktik, bu prosedürlerin kolaylaştırılması gerektiğini ifade etti.

 

Bıktırıcı olabiliyor

“Bir yere lisanssız elektrik üretmek için sistem kurmaya çalıştığınızda, yapacağınız o kadar çok sayıda iş ve adım var ki, bunlar çoğu zaman yatırımcıya bıktırıcı gelebiliyor” diyen Şener Oktik, bu durumun sistemlerin maliyetleri üzerinde de olumsuz etkiler yaptığını belirtti.

 

Süre uzatılmalı

Yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin önemli adımlar attığını kaydeden Oktik, “Ancak bazı sıkıntılar söz konusu. Bunlardan bir tanesi de yerli üretimi teşvik amacıyla koyulan 5 yıllık süre. Bu sürenin de uzatılması gerekir” diye konuştu.

 

GENSED, kuruluşunun 3. yılını tamamlarken üyeleriyle ve sektördeki paydaşlarıyla sinerjisini arttırmak amacıyla, İstanbul’da düzenlediği akşam yemeğinde bir araya geldi. Yenilenebilir enerji sektöründeki birçok önemli ismi ağırlayan yemekte, GENSED Başkanı Şener Oktik sektöre dair önemli verileri misafirlerle paylaştı.

 

Şener Oktik öncesi konuşma yapan GENSED Genel Sekreteri Hakan Erkan, derneklerinin 2009 senesinde 43 kurucu üyeyle faaliyete geçtiğini bugün ise 107 üyeye ulaştıklarını belirterek üyelerine teşekkür etti.

 

GENSED Başkanı Şener Oktik sözlerine, Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretimini daha da ileriye götürmeyi amaçladıklarını söyleyerek başladı. Oktik, güneş enerjisi sektörünün özellikle elektrik üretimi konusunda, yıllar bazındaki gelişimini ele aldı; “Güneş enerjisi, öyle bir yere geldi ki, 2011 yılında krize girdik. Bundan sonra ne olacak diye baktığımızda iki senaryo vardı; 2011’de 29 bin MW’lık kurulum gerçekleşirken, 2012’de dünyada ne olacak deniliyordu. 2012 ile ilgili kötü senaryolar bunun 20 bin MW’lara ya da 19 bin MW’lara düşeceğini, iyi senaryolar ise daha yukarı çıkacağını söylüyordu. 2012’yi dünya, 30 bin MW’lık kurulumla bitirdi.

 

2016’da 600 MW’lık kurulumun gerçekleşeceğini ve her şey yoluna giderse lisanssız üretimin 150 MW’a kadar çıkabileceğini öngördüklerini belirten Oktik, üretici ayağına değinerek 2011 yılında bazı şirketlerin hala silikona dayalı modül ürettiğini söyledi. Oktik, 2000’lerden günümüze bakıldığında; Çin’in 2003 yılı itibariyle güneş enerjisine ilgi duymaya başladığını ve Çin’le beraber Tayvan’ın da büyük üretici konumuna geçtiğini ifade etti.

 

“Problemimiz kapasite fazlası”

Dünyada kurulu olan potansiyel üretim kapasitesinin ortalama 50 bin MW olduğunu ve bunun yüzde 44’ünün Çin’de gerçekleştiğini vurgulayan Oktik, Tayvan’da ise yüzde 16 oranında üretim yapıldığını söyledi. Avrupa oranlarına da değinen Oktik, fotovoltaik gücün yüzde 10 mertebesine düştüğünü belirtti; “Çin’deki üretim kapasitesinin yüzde 67’si kullanılıyor. Fakat Avrupa’ya baktığınızda yüzde 10’luk üretim kapasitesi olmasına rağmen yüzde 65’lik bir piyasa tüketimi gerçekleşiyor. Bugün 100 bin MW’a varan kurulu gücün ürettiği 115 milyar kWh elektriğin, Türkiye’nin 2012’de tükettiği toplam elektriğin yarısı olduğunu önce bir içselleştirelim. İyi senaryoda, 2016 yılında bu rakamın üçe katlanacağı gibi bir öngörü var. Kötü senaryoda ise bugünkü değerin 2 misline çıkacağı öngörülüyor. Problemimiz bu. Problemimiz kapasite fazlası.”

 

“Sektör yeniden şekilleniyor”

2011 ile 2012 yılının karşılaştırmasını yapan Oktik; “2011’nin üç çeyreği ile 2012’nin üç çeyreği karşılaştırırsanız; fotovoltaik sektöründeki değer seviyesi ile endüstrideki toplam daralmanın yüzde 43 oranında azaldığı görebilirsiniz. Hücre, modül, panel üretiminde yüzde 69-70’e, ince film işlemlerinde ise yüzde 18’e varan bir daralma var. Yalnızca ince filmleri üreten sektörde yüzde 15’lik bir artma gerçekleşti. Bunlar kapasite fazlasından yaşanan daralma. Bu, kötüye işaret olabileceği gibi iyiye de işaret olabilir. Bir sürü konsantrasyon ile beraber, sektör yeniden şekilleniyor ve ayakta kalanlarla beraber Türkiye yoluna devam diyor.”

 

“Rüzgardaki artış bizi umutlandırıyor”

Daralmanın sadece fotovoltaikte değil, her yerde olduğunu söyleyen Oktik, fotovoltaik sektörde 2011 ile 2012 karşılaştırıldığında 44’lük bir daralma olduğunu ekledi. Gerçekleşen daralmanın yanında, akü ve depolamayla ilgili işlem gören sektörde büyüme yaşandığını söyleyen Oktik, Türkiye’de kurulu gücün 2012 yılının sonundan itibaren 57 GW’a yaklaştığını söyledi, “Bunun için de hala biz doğal gaz ve kömür ile uğraşıyoruz. Yüzde 73 oranında termal güçle elektrik üretiyoruz. Bizi umutlandıran rüzgardaki artış. Rüzgarda 2012 yılı sonu itibariyle 2 bin 200 MW’lara varan bir kurulum gerçekleşti.”

 

“Türkiye potansiyelinin çok gerisinde”

Devletin planladığı, özel sektörün söz verdiği bütün yatırımlar yapılsa dahi elektrik tüketimindeki artış devam ederse 2015 yılında Türkiye’nin elektrik kısıntıları yaşayacağını söyleyen Oktik, elektrik enerjisi kullanımının artmasıyla beraber kısıntıların kaçınılmaz olacağını ifade etti. Türkiye’nin önemli bir kapasitesinin olduğunu belirten Oktik; “Bu kapasitede en iştah kabartıcı bölüm güneş. Türkiye’de 450 ile 500 GW elektrik üretecek sistem kurmak mümkün. Ama sadece 5 ile 8 MW’ımız var. 2023’te 7 ile 10 GW belki. Şu anda Türkiye, potansiyelinin çok gerisinde” dedi.

 

EPDK’nın yaptığı açıklamalara da değinen Oktik, EPDK’nın iki senaryosu hakkında şunları söyledi; “Birinci senaryo fosile dayanan, diğeri fosile dayanmayan unsurları içeriyor. Yenilenebilir enerjiye dayalı senaryoda 2030 yılında güneşe verilen pay; yüzde 5 buçuk. Fosile dayalı kaynak senaryosunda ise; sadece yüzde 0.6. Bunun anlamı eğer Türkiye fosile dayalı senaryoyu seçerse 2030’da 1 GW’ı hala kurmuş olmayacağız. Diğeri seçilirse; 2030’da 10 GW’lık bir kurulum Türkiye’de mümkün olacak.”

 

GENSED’in gerçekleştirdiği akşam yemeğinde üyelerin neden bir araya geldiğine de değinen Oktik, yaşanan çelişkilerin en doğru şekilde çözüme ulaştırılması için sivil toplum örgütlerinin fikirlerine ihtiyaçları olduğunu söyledi. Güneş enerjisinden elektrik üretmek için çalışanların bir araya gelip, ortak akıl yürütmek zorunda olduklarını ifade eden Oktik,  GENSED’in bu amaca hizmet ettiğini söyledi.

 

Üye sayılarının 107’yi bulduğunu belirten Oktik, birçok sektörden üyelerinin olduğunu fakat güneş termal sektörü ve inşaat sektörünü de aralarında görmek istediklerini dile getirdi.

 

Toplumun tüm kesimini aydınlatmayı amaçladıklarını belirten Oktik; teknolojilerin, politikaların, kanun ve prosedürlerin oluşmasında ellerinden gelen çalışmayı yaptıklarını ve bu çalışmaları otoriterlere iletmenin görevleri arasında olduğunu vurguladı.

 

“Yerli ve yabancı yatırımcılarımıza doğru bilgi vermek zorundayız”

Oktik güneş enerjisinde yanlış uygulamalara da değinerek; “Birçok üreticimiz yaptığı sistemleri cama göre yapıyor, ancak artık kimse anti teplektif kaplaması olmayan cam kullanmıyor. Bunun sağladığı 1 yılda yüzde 6 enerji artışı var. Biz GENSED olarak, bu ve benzeri konularda üyelerimizle bilgi paylaşımı gerçekleştirmek zorundayız. Bu değer zincirindeki bütün kademelerde kümeler oluşturarak, bilgi akışının üyelerimize aktarılmasından sorumluyuz. Temiz ve tükenmez enerji sektöründe GENSED olarak federasyon kurmalıyız. Ama bu sadece yönetim kuruluyla olmaz, her üyenin katılması gerek.”

 

“Ölçüm zorunluluğu sıkıntılı bir kural”

Gazetemiz için gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Oktik, yeni elektrik piyasası kanununda, kendilerini sevindiren unsurların yanında eksik gördükleri yerlerin de olduğunu ifade etti.

 

Yeni bir elektrik piyasası kanunu var ve 1 MW’a kadar, üretim söz konusu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Kanunda 500 kWh’ın 1 MW olarak önerilmiş olması ve bunun da gerçekleşme şansının yüksek olması bütün GENSED üyelerini sevindirmiştir. Bu bizim için büyük bir adım, bu işin yapılışını ve fizibilitesini kolaylaştırıyor. Bugün 1 MW, pek çok yatırımcının derdine derman olacaktır. Buradaki temel problemler, sadece kurulacak sistemin gücünün büyüklüğü değil aynı zamanda o sistemin kurulması için işlemlerle ilgili. Bu işlemler hala kolay prosedürlere sahip değil. Bir yere lisanssız elektrik üretmek için sistem kurmaya çalıştığınızda, yapacağınız o kadar çok sayıda iş ve adım var ki, bunlar çoğu zaman yatırımcıya bıktırıcı geliyor ve birçoğu vazgeçebiliyor. Bunun bir de maddi tarafı var. Bugün prosedürde işlemleri yerine getirmeyenin, projelerinden izinlerine kadar maliyeti oldukça yüksek. Basit bir sistemin maliyeti bile 10 bin lirayı geçiyor. Biraz daha karmaşık sistemler ise 20 bini buluyor. Bu işin yapılabilmesi için sistemin 100 KW civarına çıkması lazım ki, oradaki miktar önemli olmasın. 1 MW’lık sistemlerin daha yapılabilir olduğunu düşünüyorum. Ancak prosedürlerin kolaylaştırılması lazım.

 

Yenilenebilir enerji mevzuatında ne gibi eksiklikler var?

Yenilenebilir enerji kanununun kendi içinde olan sıkıntıları var. Bunlardan birincisi, yerli sanayiyi ve üretimi teşvik için verilmiş olan 5 yıllık teşvik oldukça kısa bir süre, bunun uzatılması lazım. Miktarlar şu anda 13,3 dolar/cent kilovat başına, artı 6’yı geçen dolar/cent üretim yapılabilir şeyler 20 dolar/cente kadar çıkıyor. Ancak süreler biraz kısa. Sürelerin sonunda ne olacağı konusuna da yasa diyor ki şu kadar süre sonra bu, şebekeye bağlama tarifi açısından 10 yıl yerel katkıya verilen destek için sadece 5 yıl. Bu sürenin sonunda tekrar gözden geçirilir diyor. 13,3 dolar/centin üzerine çıkılamayacağı ama daha aşağı değer verilebileceğine işaret ediliyor. Bunlar tabii yatırımcıyı korkutuyor. Özellikle ölçüm sistemiyle ilgili getirilen kural, oldukça sıkıntılı bir kural. Bu yatırım için o ölçüme gerek yok. Sanırım sistem sırf lisans alıp, bu işi yapmayıp, lisans satmaya çalışacakları devreden çıkartmak için kurgulanmış. Ama bunun başka yapılma şekilleri de olabilirdi. Bu yatırımcıya gereksiz bir yük getiriyor. 600’e yakın yatırımcı şu anda ölçüm yapmak için çabalıyor. Her bir direğin maliyeti yaklaşık 10 bin euro. Ölçüm süresi Haziran’da bitiyor.

 

Yenilenebilir enerji konusunda dünya ile Türkiye’yi kıyasladığınızda ortaya ne gibi görüntüler çıkıyor?

 

Fotovoltaik değer zincirinin her kademesinde, üretim kapasitesi o kadar büyüdü ki ihtiyacın neredeyse iki katı bir kapasite oluştu bütün dünyada. İlginç bir şekilde bu kapasite oluşurken, bu üretim merkezi batıdan doğuya kaydı. Bugün daha çok Çin, Tayvan şekline dönüştü. Tabi dünyada üretim kapasitesinin büyümesi Türkiye’yi sadece fiyatların düşmesi anlamında etkiledi. Daha önce büyük paralara satılan 1 watt her sene yüzde 20 oranında azalıyor. 1 watt paneli, en ucuz 40 euro cente alabiliyorsunuz. Bu tabi Türkiye açısından iyi, fakat Türkiye’de modül ya da hücre üretmek amacıyla yola çıkmış üreticiler için oldukça zor bir iş. Bu fiyatlarla Türkiye’de küçük ölçeklerde, üretimin rekabet etmesi çok zor. Ama buna rağmen Türkiye’de, bugün yaklaşık olarak 16 tane yatırımcı, modül üretmek için yatırım yapmış durumda. Bunlardan otomatik ve modern bir üretim sistemiyle, yatırım yapmış olanların toplam kapasitesi yaklaşık 500 MW/yıl var. Ayrıca manuel üreticiler de var, bunlar 100 MW/yıla yaklaşıyor. Türkiye yıllık 600 MW kapasiteye sahip. Bu kapasiteden çıkan ürünlerin satılabilmesi için, bu ürünlerin yerel katkı payını kullanıyor olması lazım. Yoksa dışarıdan gelen ürünlerle rekabet edemez. O yüzden bu yatırımcıların daha artabilmesi için Türkiye’nin bu yerel katkı payını 5 yılın ötesine geçirip, en az 10 yıla kadar çıkarabilmesi gerekiyor ki, yatırımlar fizıbıl olsun.

 

Yatırımcılara ne önerirsiniz?

Türkiye’de bulunan yatırımcılar kuruluma yönelecektir ki zaten önerilen de o. Kurulum bileşenleri çok ucuzladı. Bir sistemi kurup, elektrik üretmek Türkiye’de artık çok ucuz sayılabilir. Bunun anlamı böyle bir elektrik enerjisini satabildiğiniz taktirde şu anki fiyatlarla dahi, yaklaşık 7-8 yıl içerisinde geri dönüş alacaksınız. Eğer bunu çok uygun bir noktada mesela güney bölgelerde kurarsanız, bu süre daha da kısalıyor. Fiyatların aşağıya doğru gitmesi söz konusu.

www.petroturk.com

12.03.2013

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR