Enerjiniz var mı ?

Petrol rezervleri gün geçtikçe azalıyor. 30, bilemedin 40 sene sonra da biteceği söyleniyor o uğruna savaşların yapıldığı, yuvarlak masa etrafından toplanıp bir ülkeyi petrolden mahrum bırakırken, diğerini abat eden imzaların atıldığı anlaşma dönemleri de bitiyor tabii. Hakeza, doğalgaz. O da bitiyor. Petrolün, doğalgazın olmadığı bir hayatı düşünebiliyor musunuz? Düşünmek dahi şok etmeye yetiyor insanı.

 

Geriye dönüp bakarsanız kömürü görürsünüz. “Kara elmas” namıyla ünlenen kömürü. Sahip olmak için ayrı kavga verilmiş. Rezervi işletmek için ayrı. Elde edilen ürünü taşımak için çekilen zahmetleri anlatmaya takati yetmemiş tarihçilerin. Tren, belki de sadece kömür nakli için düşünülmüş bir araçtı o günlerde.

 

Ardından petrol. Petrol zengini ülkeler türeyiverdi bir anda. En fazla petrol rezervine sahip olan Osmanlı’ydı ama kaymağını yiyemedi! Yiyemedi çünkü gerileme devrine girmişti. Kendi derdine düşmüştü yani! Haliyle, petrolün önemini kavrayamadı. Kavradığında iş işten geçmişti. Toprakları bölünmüş ve neredeyse petrol kuyusu sayısı kadar ülke kurulmuştu. Onların ipi de başkasının elindeydi tabii. O elin sahibi olan Batı, petrole sahip olabilmek için Osmanlı’yı bölmüş, bölmüş ve küçük parçalara ayırıp yutmuştu!

 

Enerji kaynaklarına sahip olma hususunda geri kalmışız da, kullanımında hızlı mı davranmışız sanki? Onda da geri kalmışız. En az 150 sene geriden takip etmişiz bu mefhumları. Şimdi ALTERNATİF ENERJİ  dönemi. Petrol ve doğalgaz bitti bitiyor derken rüzgâr, güneş ve hidrojen gibi ALTERNATİF ENERJİ  kaynakları giriyor hayatımıza.

 

Enerji, enerji diyorum diye bizatihi enerjinin kendisi ile ilgileniyorum sanmayın sakın. Enerji elbette ki önemli ama esas önemli olan bu enerjinin neden olacağı değişim ve dönüşüm. Ütü endüstrisini düşünün bir kere. Kömürlü ütü ile elektrikli ütü bir mi? Kömürlü ütü tesisleri kapandı. Elektrikli ütü fabrikaları açıldı. Evlerin dış cephesi güneş panelleri ile kaplanır da, inşaat sektörü olduğu yerde kalır mı? İster istemez değişir değil mi?

 

Kömür veya petrol çevreyi kirletiyordu. ALTERNATİF ENERJİ kirletmiyor. “Yeşil enerji” denmesinin nedeni de o zaten; çevreci. Yeşil enerji kullanımı yaygınlaşınca, üretim ve tüketim süreçleri arasında çok şeyin değişmesi de kaçınılmaz oluyor tabii. İşte bu değişimin maddi boyutu da “yeşil ekonomi” kavramı içinde ele alınacak hiç şüphesiz.

 

Türkiye yeşil ekonomi konusunda ne yapacak acaba? Kömür ve petrolde olduğu gibi yine 100-150 yıl geriden mi gelecek? Yoksa, bu yeni ekonominin önemli bir aktörü olmak için gayret mi gösterecek? Türkiye’nin esas meselesi bu işte. www.turkiyegazetesi.com.tr / 31.08.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR