Li-DER`in 8 beklentisi, işte o 8 madde:

 

o   Başvuru ve ona sürecinin sadeleştirilmesi

o   Çatı Uygulamalarının hayata geçmesi

o   Bireysel abonelerde KDV muafiyeti

o   Öz Tüketim Modeli

o   Tüketim birleştirmenin eski hale gelmesi

o   PPA (Üretilen Enerjinin Satın alma Anlaşması)

o   Enerji Birlikleri (Kooperatifleri)

o   Enerji İhtisas Bölgelerinin artması

 

Yaklaşık 6 aylık bir aradan sonra Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği’nin yeniden işlevsel hale gelmesi sektöre hareket getirecek. Yönetmelik hakkında, Lisanssız Elektrik Üretimi Derneği Başkanı (Li-Der) Yalçın Kıroğlu ile görüştük. Kıroğlu, “Türkiye’nin yıllık enerji faturasındaki 10 milyarlık doğal gaz bedelinin yarısını yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıyla sağlarsak, 5 milyar dolarlık bir tasarruf olacaktır” dedi.  

 

Lisanssız Elektrik Üretim Derneği (Li-Der) Başkanı Yalçın Kıroğlu ile Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmenliğinin 6 aylık bir aradan sonra bazı revizyonlar ve değişikliklerle yeniden işleve girmesini olarak konuştuk. Kıroğlu konu ile ilgili görüşlerini, detayları ve diğer önemli bilgileri bizimle paylaştı.

 

Yaklaşık 5,5 aylık bir aradan sonra Lisanssız Elektrik Üretimi Yönetmeliği yeniden aktif hale geldi. Bu 5,5 öncesiyle 5,5 ay sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Öncelikle lisanssız elektrik üretimi açısından baktığımızda 14 Mart 2013’te çıkan yeni elektrik kanunu olan 6446 sayılı kanunda biz lisanssız elektrik üretimi sektöründe pek çok ilerleme, genişleme kaydettik. Ama bu kanundaki yeniliklerin uygulamaya girmesi için ilgili kurum tarafından çıkarılması gereken yönetmelik maalesef 2 Ekim 2013’te çıktı. Neredeyse 6 aya yakın bir zamandan bahsediyoruz ve bu süre içerisinde sektörün tamamen durmuş olması nedeni ile çok zorlu bir süreç yaşadık. Umarım enerji piyasası böyle bir gecikme sürecini bir daha yaşamaz.

 

Lisanssız kapsamında “Sınırsız Üretim”

 

Bugün geldiğimiz noktaya bakacak olursak, 6446 sayılı kanunla yeni lisanssız elektrik üretim yönetmeliğini beraber değerlendirmek gerek. Lisanssız elektrik tarafında çok önemli bazı gelişmeler var. Her ne kadar sektörde üretim sınırı çok basit olarak 500 KW’tan 1 MW’a çıktı olarak gözükse de bununla beraber bazı basın kuruluşlarının da ifade ettiği üzerine, lisanssızda bir anlamda sınırlamalar kalktı. Lİ-DER olarak da çok çaba sarf ettiğimiz, tüketimi fazla olan işletmeler için Kanun’a eklenen yeni bir maddeyle beraber, sınırsız yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ve üretim ve tüketimin aynı baradan ölçülmesi suretiyle sınırsız elektrik üretim sistemi kurulabilecektir.

 

Bu da bir devrim niteliğinde ve çok önemli bir gelişmedir. Böylelikle fabrikalar ihtiyaç duydukları enerjiyi lisanssız olarak üretebilecekler. Eskiden fabrikaların kendi ihtiyaçları kapsamında sadece 500 KW’lık üretim yapmaları mümkündü ancak şu anda bunu yenilenebilir enerji ile sınırsız gerçekleştirebilecekler.

 

Böylece kayıp kaçak azalacak, elektrik tüketildiği yerde üretilecek ve emre amade kapasitesinin daha sağlıklı, güvenli bir hale gelmesini sağlayacak. Bu da sanayi üretime ve ekonomiye çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Pek çok işletmenin ham madde, işçilik ve enerjiden oluşan 3 temel maliyet kalemindeki enerji kalemini daha pozitif yönde düşürmesini sağlayacaktır. Bunun da sonucu, fabrikaların, AVM, hastane gibi tüketimi yüksek olan işletmelerin sürdürebilirlikle dünya pazarlarında daha rekabetçi bir duruma gelmeleridir.

 

Burada bir konuyu detaylı açıklamakta fayda var. 1 MW ile sınırsız üretimin arasındaki en temel farklar ise;

 

1 MW’a kadar olan üretim tesisleri tüketim fazlası olan tüm elektriği şebekeye 10 yıl boyunca satabilmektedir. Eğer 1 MW’ın üzerinde bir elektrik üretim tesisi var ise bu tüketim fazlası olsa bile ücretini alamamaktadır.

 

1 MW’a kadar olan üretim tesisleri, üretim ve tüketim aynı EDAŞ sınırı içerisinde olmak üzere; farklı yerlere konulabilir. Ama sınırsız kurulum olur ise üretim ve tüketim aynı noktada olmak zorunda.

 

Ayrıca Türkiye 1 MW olan sınırının 5 katına kadar yükseltilmesi için bir daha kanuna ihtiyaç duymayacak. Sadece Bakanlar Kurulu’nun karar alması ile beraber bu sınır da artabilecek.

 

EPİAŞ’ın kurulumuyla yönetmeliğin direkt bir bağlantısı bulunmamakla beraber enerji borsasının kurulmasıyla üretilen enerjinin daha sağlam bir piyasa ortamında satılabilmesi ve elektrik piyasasının oluşmasının daha sağlam temellere dayanması açısından çok faydalı. Gelecekte lisanssız elektrik üretimindeki üretim fazlasının sadece elektrik dağıtım şirketleri üzerinden satılması dışında, tüketim birleştirme yöntemi ile ortak sistem kurmak suretiyle başkasına da satılabilmesinin önünün açılması açısından bir fırsat olabilir. Dünyada şu anda ticarette sınırlamalar ve yasaklamalardan bahsedemeyiz. Lisanssız elektrikte bizim üzerinde çalıştığımız en önemli konulardan biri de üretilen tüketim fazlası enerjinin ikili anlaşmalarla satılabilmesinin önünün açılması. Bu da Türkiye’de yenilenebilir enerji potansiyelinin artması için önemli. Burada ayrıca bir sınırlama olabilir. Biz dernek olarak şunu diyoruz. Lisanssız elektrikten üretilen elektrik Yılda 10 MW/h kadar olan bir kapasite içinde bu ikili anlaşma yöntemi ile satılabilsin. Burada ayrıca devletin bir taraf olmasına gerek yoktur. Ayrıca devletin de herhangi bir zarara uğramasını ve kayıp kaçağı da önlüyor.

 

Lisanssız elektrik üretiminin en temelinde halkın elektrik üretimine katılması olarak da tanımlayabiliriz. Buna ek olarak da sadece tüketici olan abonenin ayrıca üretici olması da sağlanmış olur. Enerji Bakanımız Taner Yıldız’ın da açıkladığı gibi artık cebinde milyon dolar olmayan yatırımcılar da elektrik üretimine girip buradan bir gelir elde edebilecekler.

 

Finansman konusunda yeni yönetmeliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Bizim daha önce de üzerinde çok ısrar ettiğimiz ve yönetmeliğe girmesi konusunda taleplerimiz olan bazı konular yönetmeliğe girdi ve yeni yönetmelikle beraber, finans kuruluşlarının sektöre daha kolay kredi verebilecekleri değişiklikler geldi. Peki bu değişikliler neydi? Birincisi kurulan elektrik üretim tesisinin kabulden sonra devrediliyor olabilmesiydi. İkincisi finans kuruluşlarının da elini kuvvetlendirecek bir çalışmayla daha kolay kredi verip proje finansmanının önünü açmak için müşteriyle finans kuruluşu arasındaki sözleşmede madde varsa finans kuruluşunun sistemi başkasına devredilmesinin önü açıldı.

 

Biz dernek olarak da “Lisanssız Elektrik Üretimi Kredisi” adı altında bir finansman desteğin oluşması için şu anda 7 banka ve 4 leasing kuruluşu ile görüşmeler ve bazı protokollar yaptık. Maliyeti düşük ve vadesi uzun,  yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir finansman desteği olarak düşünüyoruz. Yatırımcılar elektrik faturası ödermiş gibi sistemlere sahip olabilecekler. Bunlar finans tarafında sektörün elini kuvvetlendirecekler.

 

Ayrıca yeni yönetmelikte, OSB ve dağıtım şirketleri trafo kapasitelerini de yılda 4 defa belli aylarda kendi internet sitelerinde yayınlanmak suretiyle açıklamak zorundalar. Bu da sektörde planlama ve yatırım açısından yatırımcıya bir öngörü sağlayacak. Bir önceki yönetmelikte bu yoktu.

 

Yeni yönetmeliğin sonuçları sizce nasıl olacak? Sizce yönetmelik yüzde kaç olumludur?

 

Yeni yönetmelik bizce pozitif oldu. Hem sınırın 1 MW’a çıkarılması hem de tüketimi yüksek olan aboneler için sınırsız kurulum imkanı, belediyeler için içme suyu ve atık su tesislerine elektrik üretim sistemi kurulabilmesi oldukça iyi gelişmeler. Bir de ilk defa kanun ve yönetmelik ile birlikte, imdat grupları, şebekeden izole olan sistemler ve verimliliği kanunun belirttiği şekilde olan kojenerasyon sistemleri de Lisanssız Elektrik üretim kapsamına girmiş oldu.

 

“Yeni yönetmelik ile rüzgarda ürün çeşidi arttırılmış oluyor”

 

Yeni yönetmelik ile beraber rüzgar açısından baktığımızda, kısaca ürün seçenekleri arttı ve kwh başına maliyet azaldı. Ayrıca sınırsız üretim ile bir fabrika artık 2,5-3 MW Rüzgar türbinini lisanssız kapsamında kurabilecek. Maliyet açısından bakıldığında 500 KW RES’te kw/h başına 1500-1700 Euro olan maliyet, bugün 1 MW’lık kapasite ile yüzde 10-20 daha az oluyor. Ayrıca rüzgarda ürün çeşidini arttırmış oluyor. Güneş tarafında bakıldığında ise aynı alanda daha fazla kurulum yapılması ile hem satın alma maliyetleri düştü hem de işletme, bakım ve izleme maliyetleri daha ekonomik hale geldi.

 

Bununla beraber başvuru ve onay süreçlerin azaltılması yerine daha da arttırıldığını görüyoruz. Hepimizin şikayet ettiği bürokrasi süreci daha da artmıştır.

 

Türkiye’nin yıllık enerji faturası yaklaşık 60-65 milyar dolar. Elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın oranı ise yüksek ve bunun faturası yıllık 10 milyar dolar civarında. Eğer biz bunun yarısına yakınını yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıyla sağlarsak, 5 milyar dolarlık bir tasarruf olacaktır. Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinde bolca rüzgar, bolca güneş ve inanılmaz miktarda su var.

 

EPDK’nin konu ile olan çalışmaları lisanssız elektrik üretimine yatırım yapan veya yapmak isteyen yabancı yatırımcıyı nasıl etkiledi?

 

Lisanssız elektrik üretimindeki en önemli noktalardan bir tanesi de 14 Mart tarihli yeni elektrik kanunundan sonra, yeni yönetmelik resmi gazetede yayınlanana kadar, başvuruların durdurulmasıydı. Sektör yaklaşık 5 ay durdurulmuş oldu. Bu süre sektör açısından büyük bir negatif etki yarattı. Zaten yeni olan bir sektörde, yatırım yapacak olan kişilerin kafalarındaki soru işaretlerinin çoğalmasına ve endişelerinin artmasına yol açtı. Başka bir şekilde yeniden bu süreci durdurabilir mi diye sorular oluştu. Bu süreci bence daha iyi yönetmeliydik. Bu işler sektördeki başvurular kapatılmadan daha yöneterek yapılmalıydı. İnşallah Türkiye’de böyle bir şey yeniden yaşanmaz.

 

Yürüyen bir sistemi durdurmak her yönden büyük bir zarar oluyor. Bu yüzden de sektörde bu 5 aylık ara süreçte başvuru yapılamaması çok ciddi bir güvensizlik oluşturdu. Özellikle yabancı yatırımcılar üzerinde etkisi büyük oldu. Yabancı yatırımcıların kafasında çok büyük bir soru işaret oluşturdu. İstikrarsız ve stabilize olmayan ortamlar yatırımın en çok kaçtığı ortamlar. Lİ-DER olarak haftada en az 2 veya 3 yabancı firma ile görüşüyorum. 2 Ekim itibariyle yönetmeliğin uygulanabilir hale gelmesi, uluslararası firmaların Türkiye’de kendi enerjilerini üretme konusunda onların da yatırım planları arasına gelecektir. Ancak hala soru işaretleri kalacak ve bu zamanla da silinecektir. Yabancı yatırımcıların özellikle güneş enerjisine yönelik yatırım planları ağırlıkta bulunuyor. Örneğin 3 yabancı firmanın yapmak istediği yatırım toplam 60 MW’a ulaşıyor.

 

Elektrikte bir işletmenin ihtiyacı kadar üretim tesisi kurabilmesi için ihtiyaç duyacağı finansman miktarı artmış durumda. Bu yüzden burada yabancı yatırımcı ile Türk yatırımcı birleşerek ihtiyaç duyulan yatırımı ortaklaşa yapmış olabilecek. Pazarda PPA olarak geçen elektrik satış anlaşmaları örneğin;  elektrik alım anlaşmalarının da önünü açmış olacak. Böylece pek çok yabancı yatırımcı o anda o işe yatırım yapmak istemeyen abone adına yatırım yapabilecek ve belli bir süre sonra bunu devredebilecek. Bu yeni yönetmelik bunların da önünü açmış olacak.

 

Ayrıca bu tüketim fazlasının hepsi YEKDEM’in kapsamında değerlendirilecek. Bunun abone açısından çok fazla bir önemi yok ancak elektrik dağıtım firmaları açısından önemli oluyor. Bu da YEKDEM’e verdikleri tüketim fazlasının miktarı olacak. Ancak ben aboneyi fazla ilgilendirmediği için bunun üzerinde çok fazla durmuyorum. Buradaki en çarpıcı ve en önemli nokta şu; lisanssızda aslında sınırlar kalkıyor. Sınırların kalkmasıyla beraber, pazarda rekabet şansı da artmış oldu.

 

Lİ-DER’in faaliyetleri

 

Lİ-DER’i ve faaliyetlerini bize anlatabilir misiniz?

 

26 Eylül 2012’de kurulan Lisansız Elektrik Üretim Derneği ‘nin bu yolculuğa çıkarken sektörün 4 unsuru arasında bir sinerji oluşturma, pazarla ilgili çalışma yapan kişi, kurum ve kuruluşlara destek olma hedefi vardı. Bu unsurlar ise; aboneler, ürün ve satıcılar, kamu ve elektrik dağıtım şirketleri. Biz bu sinerjiyi yaratarak aynı zamanda sektörü de hızlandırmak istedik. Bugün, bu çerçevede baktığımızda bu aşamaya geldiğimizde yaptıklarımız ve üye yapımızla farklılık yarattık.

 

Bugün Li-Der’in üyeleri arasında pek çok abone, pek çok satıcı firma, kamu firmaları, Enerjisa ve Başkent Elektrik gibi dağıtıcı firmalar, Temsan gibi kamu kurumları var. Bu bir yıl içinde başarıldı.

 

Bu arada isteyen herkes derneğimize üye olabilir. Üyelik için derneğimizin web sitesi üzerinden hemen başvurulabilir. www.lisanssizelektrik.org

 

Bunlarla beraber, dernek olarak bazı önemli faaliyetlerimiz de bulunuyor. Örneğin şehir etkinliği adı altında birçok etkinlik yaptık. Her iki ayda bir farklı İllere gittik. Bunlar arasında Konya, Balıkesir ve Sivas gibi şehirler oldu. Buralarda sanayi odaları, valilik ve üniversitelerle iş birliğine girdik.

 

Lisanssız elektriği anlatarak orada bu üretim bilincinin oluşmasına çalıştık. Oralara giderken; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlık, EPDK, TEDAŞ’ın yetkilileri de bizimle beraberdiler. Bunlara ek olarak üyelerimiz arasındaki ürün ve çözüm firmalarını da yanımıza alarak potansiyel yatırımcılara sektörü birinci ağızdan anlatılmasına çalıştık. Böylece yatırımların harekete geçirilmesine öncülük ettik.  Pek çok konferans ve seminer de Lisanssız Elektrik konusunda ayrı oturumların düzenlenmesini ve bu oturumlara başkanlık ederek, sektör hakkında görüşmelerin, paylaşımların direkt en yetkililer tarafından yapılmasını sağladık.

 

Önümüzdeki günlerde Ankara’da hem birinci yıl da neler olduğunu hem de yeni yönetmeliği inceleyeceğimiz ve tartışacağımız bir etkinlik düzenliyoruz.

 

Öte yandan yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye’de üretilmesi bizim de dernek olarak önceliklerimizin arasında yer alıyor. Ülke olarak geç kalmış durumda olmakla beraber ancak bazı sevindirici gelişmeler de var. Bazı firmalar rüzgar türbin kanatlarını Türkiye’de üretirken, kulelerin ise neredeyse tamamı burada üretiyor.

 

Güneşte ise önde gelen Çinli firmalardan birisin burada büyük yatırım yaptı ve üretime başladı. 150 MW’lık tesisi hali hazırda çalışıyor. Önümüzdeki yıl da yıllık 300 MW’lık kapasiteye çıkacaklar. Ayrıca tamamen yerli sermayeye sahip 2-3 firmamız da üretim kapasitelerini giderek arttırıyorlar. Bugün Türkiye’de üretilen güneş panelleri Avrupa’ya  “Made in Turkey” olarak gönderiliyor.

 

Önümüzdeki yıl bu konuda daha da geniş bir faaliyetimiz ve atılımlarımız var. Özellikle uluslararası iş birlikleri alanında; yenilenebilir enerji teknolojilerinin Türkiye’de üretilmesi, var olan teknolojinin de hızla Türkiye’ye gelmesi konusunda da uluslararası işbirliği ortamının oluşturulması olacak. Gelecek yıl ayrıca, Uluslararası Lisanssız Elektrik Üretim Kongresi ve Fuarı’nı düzenleneceğiz. Bu etkinlikle;  lisanssız elektrik üretiminin de önemi daha da vurgulanmış olacak. Dünyadaki üreticilerle, Türkiye’deki aboneler buluşurken ve ayrıca kamu, elektrik dağıtım firmaları, finans kuruluşları hepsi bir araya gelecekler. Bu kongrede sektörün sorunları tartışılacak ve sektörün gelişmesine pozitif katkı yapacak bir hedef belirlenecek.

 

Yönetmelik sonrası öngörülenler

 

Yönetmelik sonrası sırada ne var? Bize bu konuda bilgi verebilir misiniz?

 

Artık süratle lisanssız elektrik üretimi yapan tesis sayısını arttırıp, çalışan sistem kapasitesinin en azından 1.000 MW’a ulaşması en yakın hedef. Bununla beraber biz Lİ-DER olarak aşağıdaki konularda da çözüm üretmeye ve bunların uygulamalara girmesine çalışıyoruz. Bunlar;

 

- Başvuru ve ona sürecinin sadeleştirilmesi

- Çatı Uygulamalarının hayata geçmesi

- Bireysel abonelerde KDV muafiyeti

- Öz Tüketim Modeli

- Tüketim birleştirmenin eski hale gelmesi

- PPA (Üretilen Enerjinin Satın alma Anlaşması)

- Enerji Birlikleri (Kooperatifleri)

 

Enerji İhtisas Bölgelerinin artması

Şu ana kadar rüzgar, güneş, biyokütle ve kojen ile ilgili Mayıs 2013 sonuna kadar toplamda 980 başvuru aldık. Olumlu cevaplanan 659 başvuru ile 250 MW civarında bir başvuru alabildik ve 10’un üzerinde tesisler hizmete girdi ve lisanssız elektrik üretimi başladı.

 

Ancak lisansız HES başvurularında bugüne kadar sıkıntı yaşadık. DSİ kendi mevzuatlarındaki değişikliği henüz tamamlayamadı ve bu lisansız HES’ler konusunda sistem halen başvuru alınamamakta. Eğer bu gerçekleşirse lisanssız HES’lerin de potansiyeli yükselecek.

 

2 Ekim 2013 tarihinde yeni yönetmeliğin devreye girmeye girmesi ile beraber yılın sonuna kadar başvuruların 250 MW’tan 1.000 MW’a kadar çıkacağını, 2015 yılı sonuna kadar ise de pazarın en az 5.000 MW boyutuna çıkacağını öngörmekteyiz. K. Evren İzbırak / İstanbul

www.petroturk.com

31 Ekim 2013

 

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR