50 milyar dolarla daha temiz bir Avrupa …

Avrupa da var olan kömür yakıtlı elektrik santrallarından yarısı bile modern kombine gaz çevrimli santrallara dönüştürülse karbondioksit salınımı 185 milyon ton azaltılabilir.

 

Son günlerde doğalgaz talebinin gelecekteki düzeyi üzerine bir tartışma dönüyor. Bu tartışma önemli, çünkü devletlerin ve enerji şirketlerinin bugün alacağı kararlar, uzun vadede karbondioksit salınımlarını azaltma mücadelesi ve enerji tedarik güvenliği açısından çok büyük sonuçlar doğurabilir. Gerçekçi bir analiz, doğalgazın her iki alanda da kritik ve giderek büyüyen bir rol oynayabileceğini, hatta oynaması gerektiğini ortaya koyacaktır.

 

Doğalgazın karbondioksit salınımını azaltmak için düşük maliyetli ve etkin bir yöntem sağladığı bilinen bir gerçektir. Avrupalı siyasetçilerin birçoğu yurttaşlarını rüzgâr ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından başka bir seçenek olmadığına inandırmaya çalışadursun, bizim tahminlerimiz gösteriyor ki Avrupa da var olan kömür yakıtlı elektrik santrallarından yarısı bile modern kombine gaz çevrimli santrallara dönüştürülse karbondioksit salınımı 185 milyon ton azaltılabilir. Bu rakam kendi başına AB nin 2020 için koyduğu hedefin yarısına denk gelmektedir. Bunun maliyeti yaklaşık 50 milyar dolar olacaktır. Yani salınımın aynı oranda azaltılması için rüzgâr enerjisine başvurulursa ortaya çıkacak 150 milyar dolarlık maliyete nazaran AB enerji tüketicisi 100 milyar dolar tasarruf etmiş olacaktır.

 

En makul seçenek

Maliyet avantajının yanında, doğalgaz çevrimli elektrik santrallarının doğa güçlerinden daha güvenilir ve esnek olduğu da ortadadır. Gerçek anlamda enerji güvenliği sağlamak için olası en yüksek talebin öngörülebilir ve ekonomik bakımdan etkin biçimde karşılanabilmesi gerekir. Oysa yenilenebilir enerjinin elde edilebilmesi, söz konusu kaynağın iniş çıkışlarına bağlı olacaktır. Hiçbir sistem operatörü, yenilenebilir kaynak kullanarak azami talebin karşılanabileceği güvencesini veremez. Örneğin son altı kıştır İngiltere deki rüzgâr kaynaklı elektrik santrallarının dolum düzeyi 0 ile yüzde 50 arasında seyretmiştir. Son iki kış boyunca bu rakam yüzde 10 un üzerine hiç çıkamamıştır. Doğalgaz çevrimli elektrik santrallarının faaliyete geçme süresi dakikalarla ifade edilirken, aynı süre kömür kaynaklı santrallar için saatler, nükleer santrallar için günlerle ölçülmektedir. Doğalgaz, azami talebin karşılanması söz konusu olduğunda en makul seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Bugün sıklıkla küresel ekonomik krizin Avrupa daki doğalgaz piyasasında geri dönüşsüz bir değişim yarattığı, talebin akıl almaz oranlarda düştüğü ve piyasanın 2008 deki kriz öncesi düzeyine dönmesinin yıllar alacağı yönünde tezler duyuyoruz. Ancak Gazprom olarak bizler, sözleşmelerimiz çerçevesinde mevcut istikrarlı talep artışını göz önünde bulundurduğumuzda, Avrupa nın doğalgaz talebindeki toplam düşüşün en fazla yüzde 5 ila 7 oranında olmasını bekliyoruz. Bu, Avrupa doğalgaz sektöründe rekor büyüklükte bir düşüş olsa da geri dönüşsüz bir değişime işaret ettiğini söylemek güç. Doğrusuna bakılırsa krizin tam ortasında dahi Avrupa doğalgaz tüketimi, mutlak anlamda 2007 düzeyinin altına inmedi.

 

Doğalgaz tükeniyor

Başka bazı sektörlerdeki talep düşüşleri çok daha sert olmuştur. Örneğin AB otomotiv endüstrisinde bu yıl yüzde 25 lik bir düşüş bekleniyor; ancak kimse Avrupa ekonomisini krizden sıyrılır sıyrılmaz araba talebinin yeniden yükseleceğinden kuşku duymuyor. Doğalgaz sektörü de bundan çok farklı değil: Bizler mevcut durumun tersine dönebileceğine ve hatta başlangıçtaki yükseliş trendine geri dönüşün kaçınılmaz olduğuna yürekten inanıyoruz. Bunun nedenlerinden biri de karbon azaltma siyaseti çerçevesinde, doğalgazın sunduğu karbondioksit tasarrufu olanağının ta kendisi.

İleri gelen küresel çaplı danışmanlık şirketleri, mevcut krizin tersine çevrilebileceği görüşünü destekliyorlar. Bu şirketlerin tahminlerine göre, Avrupa nın doğalgaz talebi halihazırda dibe vurmuş durumda ve projeksiyonların çoğu bu sektörde bir büyüme öngörüyor. Üzerinde uzlaşılan tahminler, Avrupa doğalgaz tüketiminin, Rus kalite standartlarına göre 2008 de 622 milyar metreküpken 2020 de 683 milyar metreküpe ulaşacağı ve 2030 yılında 742 milyar metreküpe kadar çıkacağı yönünde. Avrupa nın kendi doğalgaz kaynaklarını tükenmekte olduğundan üretimi de azalıyor. Bu nedenle söz konusu talebin daha büyük bir oranının ithalat yoluyla karşılanması gerekecek.

 

Uzun vadeli tedarik

Uzun vadeli doğalgaz tedarik sözleşmelerinde değişikliğe gitme taleplerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Giderek artan doğalgaz taleplerinin karşılanması için gerekli altyapı uzun vadeli planlama ve yatırımlar gerektiriyor. Bu ise tedarik edilecek doğalgaz hacmi konusunda belli bir kesinlik ve fiyatların belirlenmesi için net bir çerçeveye ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. "Al ya da öde" hükümleri barındıran uzun vadeli sözleşmeler ve petrol ürünleri sepetine dayalı fiyatlandırma son yirmi-otuz yıldır bu güvenliği sağlamakta yararlı oldu. Evet, bugün bu sistemde oluşan fiyatlar, küçük miktarda doğalgazın el değiştirdiği spot piyasalarındaki fiyatlardan çok farklı. Ancak denenmiş ve sınanmış uzun vadeli uygulamalar yerine güvenlik, yatırım ve nihayet çevresel etkinliktense belirsizlik ve spekülasyonun kazanacağı kısa vadeli seçeneklere yönelmek son derece kritik bir hata olacaktır.

www.referansgazetesi.com / 22 Aralık 2009

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR