Bihter çevreci olsaydı, reyting rekoru kırardık

CNN TÜRK te yayınlanan "Yeşil Aşkı" kuşağı programlarının sunucularından gazeteci Güven İslamoğlu artık seyircilerin ilgi alanlarının sadece dizi filmler ve TV şovlarından ibaret olduğunu söyledi.

 

CNN TÜRK çevre konusuna olan duyarlılığını gösterdi ve yaz ekranına "Yeşil Aşkı" isimli programı da ekledi. Güven İslamoğlu ve Nefise Karatay ın sunucularından olduğu "Yeşil Aşkı" kuşağı çevre sorunlarına karşı seyircileri bilinçlendirmeyi hedefliyor.

 

* "Yeşil Aşkı" programındaki görevleriniz neler ?

Nefise Karatay : Ben çevre koruma ve çevre kirliliğine karşı neler yapabileceğimizi araştırıyorum. Ev için kullandığımız her şeyi, giyeceklerden içeceklere kadar her şeyi mercek altına alıyorum. Devlet ve belediye çevre konusu üzerinde çalışıyor ama birey olarak da bilinçlenmemiz gerekiyor. Olayın köküne inmek gerektiğini anlatıyoruz.

 

Güven İslamoğlu : Şirketlerin ve insanların doğaya nasıl zarar verdiğini araştırıyorum. Özellikle kötü tarafları göstermeye çalışıyorum. Zaten eskiden de bu tür çevresel haberler yapmıştım ama sadece çevre konusu üzerine yoğunlaşınca dışarı çıktığımızda her şeyin çok farklı boyutta olduğunu görüyoruz. Nükleer santraller, susuzluk, kuraklık ve küresel ısınma hayvanları etkiliyor. Doğanın dengesini alt üst ediyor.

 

* Programı sunmaya başladığınızdan beri sizde ne gibi farkındalıklar başladı ?

N.K : Evimde organik ürünler kullanırdım ama şimdi artık sertifikası olmadan asla almıyorum. Bunun ciddi bir prosedürü olduğunu öğrendim. Ürün organik değilse ve işleme tabii tutulmuşsa sertifika verilmiyor. Avrupa da verilen sertifikalar geçerliliğini koruyorlar. Bu işin sahtekarları da var. Bu durumun engellemesi için seyirciyi bilinçlendiriyoruz. Ayrıca çöp ayrışımını yapmıyordum ama program için araştırmaya başladıktan sonra başladım. Kullanmadığımız ilaçları çöpe atmak doğaya çok büyük zarar veriyor ve artık çöpe atmıyorum.

 

G.İ : Doğayı çok seviyorum ve bazı araştırmaları yaptıktan sonra "Bu kadar da olmaz" diyorum ve çok sinirleniyorum. Umarım nokta atışlarla insanları biraz harekete geçirebiliriz. En azından arabayla giderken çöpleri dışarı atmak yerine çöp bidonuna atma bilincini kazandırırsak bir şeyleri başarmış hissedeceğiz.

 

* Seyircilerden nasıl geri - dönüşümler alıyorsunuz ?

N.K : Bu program sosyal sorumluk projesi olarak görülüyor. Dünya yok oluyor, tüketiliyor. İnsanlar kayın ne kadar büyük olduğunu ve geri dönüşün de mümkün olmadığını görmüyor. Çevremeyi korumayı düşünmüyor ve bu çok acı verici...

 

G.İ : Çevreyle ilgili korkumuz sözkonusu olduğunda hep "Domates bitti, şeftali yiyemeyeceğiz" gibi cümleler kuruluyor. Oysa Marmaris in kanalizasyonu Göcek e akıyor ama bunu kimse haber bile yapmıyor. Her şeye nedense karşı gruplar da var. Dünyanın tek sedir ormanı Türkiye de bulunuyor. Çin e mermer verebilmek için sedir ağaçlarını kesip ormanları yakıyorlar. Bunlara engel olunması gerekiyor.

 

* Çevreyle ilgili hükümetin izlediği politikayı nasıl buluyorsunuz ?

N.F : İnsanlar maliyeti yüksek olduğu için kimyasal ürünleri tercih ediyorlar. Şirketler de sertifikaların maliyeti yüksek olduğu için kalitesiz mallar üreterek doğaya zarar vermeye devam ediyorlar. Hükümetin bir an önce artık bunun önüne geçmesi gerekiyor. Şirketlere büyük katkı sağlayıp sertifika alımlarında maddi anlamda destek verilmeli. Enerjinin en pahalı kullanıldığı ülkesiyiz. Güneş konusunda sıkıntımız yok Almanya, Türkiye nin onda biri kadar enerji üretiyor ama daha çok faydalanıyor. Elimizdeki varlıkları daha iyi kullanmalıyız.

 

G.İ : Türkiye de artık doğru dürüst bir çevre yasasının çıkması gerekiyor. Türkiye nin mutlaka koruma alanı olması gerekiyor. Çevreye karşı duyarlı bir Başbakan gelirse ancak bu ülkeyi kurtarabiliriz. Biz ve diğer kanallar bir şey yapmaya çalışıyoruz ama yapılanlara devlet destek vermediği sürece hepsi boş. Bazen güzel yerleri özellikle göstermiyorum. Çünkü gösterince toplum olarak korumayı değil de, kirletmeyi düşünüyoruz. Köylülere hidrolik santral yapıyorlar. Oradaki insanlar da tarım yapamayınca göç etmek zorunda kalıyor. Artık İstanbul göçü kaldıracak bir şehir değil. Anadolu daki tarım alanları işletemezseniz, oradaki orman yangınları da artmaya başlıyor. Türkiye hayvancılık yapan bir ülkeydi ama yakında o da bitecek. Her şeyimizle dışarıya bağımlı olacağız.

 

* Programa kış aylarında da devam edilecek mi ?

N.K : Keyifle yaparım. İnsanlara biraz da olsa katkımız olursa çok sevinirim. Doğa sadece yeşile bağlı değil, kışın da ele alınması gereken konular var. Devam edilmesi gerekiyor.

 

G.İ : Reyting buna nasıl izin verir bilmiyorum ama devam etmesi gerekiyor. "Aşk - ı Memnu" dizisinin kahramanı Bihter çevreci olsaydı reytingler rekoru kırardık. Mafya ya da yasak aşk dizileri kadar doğa sevgisi de konu edilmeli.

 

* İnsanlarda çevre bilinci oluşturduğunuzu düşünüyormusunuz ?

N.K : Ben düşünüyorum. Çevremdeki insanların uyarılarımıza uyduklarını görüyorum.

 

G.İ : İnsanların ilgi alanları artık dizi ve şovlar oldu. Sadece bu işi kendimize yapıyorum gibi geliyor. Geçen gün şeftali yetiştirilen bir yerde fabrika dumanlarının şeftaliye verdikleri zararları anlatıyordum. Konu ile bütünleşsin diye şeftali yedim. İnsanların aklında kalan "Ne güzel şeftali yiyordun" oldu. Kimse zararlarını görmüyor.

 

* Türkiye doğa ile ilgili dizi çekilse şansı ne olur ?

N.K : Hayal olur. Böyle bir diziyi kimse izlemez diye çekmek isteyen de olmaz. Olursa da ismi "Hayal" olur ama eğer yapılırsa da ben seve seve oynarım.

 

G.İ : Dünyada örneği var mı diye bakmak lazım. Örneği varsa olur. Dizileri dışarıdan aldığımız için o zaman yaparlar. Kaynak : Sercan Kısmet / Milliyet

www.cnnturk.com / 13 Temmuz 2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR