Elektrikte sular ısınıyor!

Dünya enerji ihtiyacının hızla arttığı ve daha da artacağı bir ortamda elektrik üretimi ciddi ama hiç kimsenin çok da değinmek istemediği bir tehlike ile karşı karşıya.

 

Bu tehlikenin adı kısaca azalan ve daha da ısınan su kaynakları.

Su sadece canlı yaşamının temel gereksinimi değil, aynı zamanda da dünya elektrik üretiminin de neredeyse tamamının bağlı olduğu bir kaynak. Hidro ve termo elektrik (nükleer, fosil yakıtlı, biyokütle yakıtlı)üretimi santrallerinde kullanılan teknolojilerinin tamamına yakını (yüzde 98) su ile ilişkili.

 

Coşkun çağlayan sularla hidroelektrik santrallerinde elektrik üretilirken, nükleer, fosil yakıtlı ve biyokütle yakıtlı diğer santrallerde soğutma aracı olarak su kullanılıyor. Dolayısıyla su kaynaklarının kuruması HES`leri, suyun ısınması ise termo elektrik santrallerini vuracak.

 

Ayrıca su ile doğrudan ilişkili olmadığı düşünülen güneş ve rüzgar santralleri de diğerleri kadar olmasa da hem kuraklıktan, hem de değişen iklim koşullarından olumsuz etkilenecek.

 

Bu ayrı bir konu. Dönelim konumuza;

Nitekim, dünyadaki binlerce elektrik santralinin bu yüzyılın ortalarına kadar iklim değişikliği kaynaklı yaşanacak olan su kıtlığı ve su sıcaklığını artması nedeniyle elektrik üretimlerinde ciddi düşüşler yaşayacağı tahmini yapıldı.

 

Hollanda`da bulunan Wageningen Üniversitesinin araştırmasına göre, düşük nehir debileri ve su sıcaklığını arması nedeniyle 2040-2069 yılları arasında elektrik üretimi kapasitesi termo-elektrik santrallerinde yüzde 86, hidroelektrik santrallerde ise yüzde 74 oranında düşecek.

 

Yine Üniversite araştırmasına göre, 2050 yılına kadar hidroelektrik santrallerin yıllık üretim kapasiteleri yüzde 3.6 oranında, termoelektrik santrallerin ise yüzde 12 oranında düşecek. Hidroelektrik santrallerin yüzde 22`si de aylık üretimlerinde yüzde 30`dan fazla; termoelektrik santrallerin ise yüzde yetmişi oranında bir kapasite kaybı yaşayacak.

 

Çok ürkütücü bir araştırma öyle değil mi?

Bu ve benzeri sonuçlar karşısında normalde tavrın bütün bunlara neden olan ve can alıcı oranda insan kaynaklı olan iklim değişikliği ile mücadeleye dört elle sarılmak olmalı. Yine su kaynaklarını kullanmayan diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek de bir diğer akıllıca davranış olur.

 

Hazır son dönemde Paris iklim zirvesi de çok ses getirmişken umarım dünyadaki reflexler bu yönde gelişir... Sabiha Kötek

http://enerjigunlugu.net

05.01.2016

 

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR