Birgün değil hergün ÇEVRE GÜNÜ olsun !...

 

Sevgili tabiat dostları, günümüzde toplumsal inisiyatifin ve sivil toplum baskısının en yoğun hissedildiği alan "çevre"nin korunmasıdır. Sağlıklı yaşam, kalkınma ve verimlilik için doğal değerlerin korunması büyük önem arz etmektedir.

 

Yapılması gereken hususları kısaca şöyle sıralayabiliriz :

- Hükümetler bu konuda yararlı politikalar uygulamaya koymalı ve her sektörde doğru teknoloji kullanımını teşvik etmelidir.

- Çok değişik fiziksel, biyolojik ve kimyasal özelliklere sahip bulunan Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz ve iç tatlı su ekosistemlerinde mevcut ülkemiz insanının önemli besin ihtiyacını karşılayan balık popülasyonlarının denetimini bilimsel olarak takip etmek ve yalnız üreme zamanı değil, diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi larva ve yavru gelişme zamanı için de belirli kriterler getirilmelidir.

 

LÜTFEN İSRAFTAN KAÇINALIM …

- Tüm sektör ve eğitim yuvalarında ekolojik dengeyi geleceğe yönelik korumak amacıyla çevre eğitimine ağırlık verilmelidir. İnsanoğlunun birleşik yaşama geçişinden bugüne kadar geçen zaman birimlerinde Yerel Yönetimlerin başarılı çalışmaları her türlü takdirin üstündedir ve kalkınmamıza büyük ivme kazandırmıştır. Bu bağlamda, çevre konusunda iyi eğitim almış, yetişmiş personelin katkıları çok büyük olmuştur.

- Her ülke biyolojik çeşitliliğini ve zenginliğini dikkatle korumaktadır. Dünyanın birçok yöresinde çetin kış şartlarında aktif olan yabani hayat için özel barınaklar tesis edilmekte ve besin takviyesi yapılmaktadır. Ülkemizde de bu konuda başarılı yaklaşımlar her geçen gün artmaktadır.

- Sorunları arttırmamak için israftan kaçmak ve daha azın daha verimli olarak üretim ve kullanımının üzerinde durmak gerekmektedir.

 

Tabiattaki milyonlarca yılda oluşmuş doğal denge sistemlerinin korunması en kamil ve mükemmel varlık olan insanoğlunun davranışlarına bağlıdır. Yerküre, insanlığın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilir, ama herkesin açgözlülüğünü karşılayamaz. Çevre ilgi ve etki alanı çok geniş çeşitlilik gösteren; Doğadan insana, tarımdan sanayi faaliyetlerine, yeşil alandan yapılaşmaya, eğitimden denetim mekanizmalarına, kalkınmadan demokrasiye kadar uzanan bir sistemler ağıdır. Çevre koruma konusunda bu bütünselliği sağlamalıyız.

 

Ülkelerin başta gelen sorumluluklarından biri de, kalkınma ve gelişmelerini sürdürebilir ve ekolojik açıdan kabul edilebilir esaslara dayandırmak olmalıdır. Ekonomik ve sosyal gelişme, çevreden ayrı düşünülemez ve değerlendirilemez. Artık, aynı dünyada yaşayan bizler ortak bir geleceği paylaştığımızın bilincinde olmalıyız.

 

AVRUPA BİRLİĞİ BU İŞİ ÇÖZER …

27 Şubat 1992 de Belçika nın Maastrich kentinde imzalanan ve 1 Kasım 1993 te yürürlüğe giren Avrupa Birliği Anlaşmasının 2. maddesi, temel amaç olarak çevreye saygılı bir sürdürülebilir büyüme hedefini belirlemiştir.

 

AB nin 5. Eylem Programı 1992 Rio Zirvesi nde alınan kararlara uygun olarak belirlenen temel toplumsal aktörler; hükümet, girişimci ve kamuoyu ile temel ekonomik sektörler; sanayi (imalat), enerji, ulaştırma, tarım ve turizm sektörleri arasında çeşitli araçların kullanımını yaygınlaştırarak karşılıklı etkileşimi amaçlamaktadır. AB yolunda ilerleyen biyolojik zengini Türkiye, çevre konusunda hassasiyetini artırarak devam etmelidir.

 

SİZLERDEN GÜÇ ALARAK İLERLİYORUZ …

Kıymetli okurlar, çevre sayfamıza başladığımızdan bugüne 7 ayı geride bıraktık. Şüphesiz; Dünya Çevre Günü sembolik bir kavramı vurgulamaktadır. Biz insanlar, yaşadığımız her gün doğaya olan bağlılığımızı, sevgimizi göstermeliyiz. Sayfamıza gösterdiğiniz yakın ilgiye şükranlarımızı ifadeyle hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

 

Ediz Hun / yesilsayfa.com / haber

02 Haziran 2009 Salı

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR