‘Yeşil yakalı’ işler hızla çoğalacak …

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu toplantılarında da gördük ki en anlı-şanlı dünya devi firmaların çoğu hâlâ Sanayi Devrimi’nden kalma yönetim modelleriyle yönetiliyor. Bilim, teknoloji ve komünikasyonda sağlanan bunca ilerleme, şirket yönetimlerinin “inovasyonunda” aynı düzeyde yapılamamış. Kriz sonrası şekillenecek yeni dünya düzenine kendini hazırlayabilenler, parmakla sayılacak kadar az. “Söylemde” hazır gibi görünenler olsa da, “eylemde” kaplumbağa hızıyla yol alınıyor.

 

Çok söylendi - yazıldı : Bu yıl bütün dünyada ekonomiler büyüse de, işsizlik 2009’a göre daha da artacak. Dahası 2014-15’e kadar istihdamda kayda değer olumlu bir gelişme beklenmiyor. Ancak son yapılan ve Davos’ta açıklanan bir araştırma, sadece enerji sektörünün rüzgâr, güneş ve biyoyakıtı devreye sokarak önümüzdeki 20 yılda 20 milyondan fazla yeni iş yaratabileceğini ortaya koyuyor.

 

Mavi ve beyazdan sonra

Mavi yakalılar sanayideki, fabrikalardaki, üretim bantlarındaki emek yoğun işçi kesimini, beyaz yakalılar ise kurumsal alanda, masa başında ofislerde çalışanları tanımlardı. Son dönemde bir de “yeşil yakalı” kavramı çıktı. Ancak Davos’ta da özellikle altı çizildi ki, yeşil yakalı deyince kesinlikle sadece çevre dostu işler anlaşılmamalı, aksi halde çok dar bir alan tanımlanmış olur.

 

Yeşil yakalı işler, toplumun yararına çalışan tüm sivil toplum kuruluşlarından (STK’lar) sürdürülebilirliğe öncelik veren meslek dallarına hayli geniş bir alanı kapsıyor. Özellikle Ar-Ge uzmanlarına ve tasarımcılara, sürdürülebilirlik çerçevesinde önemli görevler düşüyor ve yepyeni alanlar açılıyor. Örneğin ekolojik bina tasarımcılığı, altyapısız akıllı inşaat mühendisliği gibi. Enerji verimliliği, atık su uzmanlığı, organik tarım, sürdürülebilir balıkçılık, akreditasyon, sertifikasyon ... Ve tabii güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, biyoyakıt, hibrit otomobil gibi yemyeşil işler.

 

Sürdürülebilirlik önemli

Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın direktifiyle, önümüzdeki 10 yılda dünya pazarına katılacak 1 milyar yeni tüketicinin eğilimlerini belirlemek üzere yapılan bir araştırmanın sonuçları çok ilginç. Bugünün tüketicisi için olduğu gibi, geleceğin tüketicisi için de çevreye duyarlı ürünler ancak pazarda bir niş oluşturabilir. Buna karşılık sürdürülebilir bir dünyayı hedefleyerek üretilmiş ürünleri, oldukça geniş bir tüketici kitlesi “Evet, alırım” diyor.

 

Özetle önümüzdeki 10 yıl içinde yepyeni bir dünya düzeni yerleşecek. O kadar ki 21. yüzyılda ülkelerin ekonomik refahını gösteren GSYH ölçümlerini bile yenilemek gerekecek. Mesela mevcut ölçümlerde dikkate alınmayan Ar-Ge harcamaları, işgücü eğitimi ya da ticari ürün dizaynı, görünmeyen yatırımlar olarak GSYH hesaplarına girecek.

www.milliyet.com.tr / 04 Şubat 2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR