Nükleer santrala evet mi, hayır mı ?..

Nükleer enerji Türkiye için lüks mü yoksa bir zorunluluk mu ? Türkiye’nin doğal kaynakları yeterince kullanılıyor mu ? En önemlisi de enerji sektörünün yarattığı savaş ve şaibeler ülkemizi nasıl etkiliyor ? İşte tüm bu sorulara önceki gece cevap aradık.

 

Gaziantep Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta, programın başlarında öğrencilerin çoğu şaşırtıcı bir çoğunlukta nükleer santrallara evet dedi. Ama kapatırken görüşler bir hayli değişmişti. Bu kez de az farkla hayır çıktı, işte programdan satır başları :

 

Hilmi Güler (Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı)

-  2002’de Türkiye Bulgaristan’dan elektrik alıyor ve elektrik kesintileri yaşıyorduk. Biz geldik ve Bulgaristan’dan elektrik alımını kestik. Şimdi biz bazı ülkelere enerji ihraç eder hale geldik.

-  6 yıl boyunca Karadeniz’de sismik tarama yaptık ve petrol, doğalgaz tespit ettik. Şu anda da sondaj yapılıyor. 40 yıl boyunca yetecek kadar petrol ve doğalgaz var.

-  56 bin megavatlık doğalgaz santralına eşdeğer güneş enerjisi potansiyelimiz var.

-  Türkiye’nin 8.4 milyar ton linyit potansiyeli vardı. Biz buna 4.5 milyar ton daha ekledik. Bu yaklaşık 90 milyar dolarlık bir zenginlik demek.

-  Eskiden sular boşa akıyor, hatta “ Su akar Türk bakar ” deniyordu. 1600 ırmak boşa akarken şimdi elektrik üretilmeye başlandı. Dört Keban Barajı kadar elektrik üretilebiliyor.

-  Bugün dünyada 441 nükleer santral çalışıyor. Herhalde bunları çalıştıranlar enayi değil.

-  Nükleer enerji çevre düşmanı değil, çevre dostu. Doğalgaz bile yandığında havayı kirletiyor.

-  Yeni dönem hidrojen dönemi olacak. Güneşi ve rüzgârı olan her ülke hidrojen üretebilir. O zaman petrol savaşları da olmaz.

-  Türkiye, boru hammadde olarak değil işleyip satıyor. Şu an dünyada ikinci durumda.

-  Toryumun fiyatı konusunda efsaneler dolaşıyor. Ama bunlar yanlış hesaplanmış rakamlar.

-  Munzur ideolojik boyutta ele alındı. Hasankeyf de öyle. Ne Munzur’a, ne Hasankeyf’e bir zarar gelmeyecek. Ilısu Projesi’nde de öyle.

-  Elektrik Mühendisleri Odası, Mühendisler Odası kaç yıldır bu ülkede görev yapıyor, bu rüzgâr eserken, kömür yeraltında yatarken ve bu doğalgaz anlaşmaları imzalanırken neredeydiler ?

 

Necdet Pamir (Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi)

-  Petrol, doğalgaz ve kömür bugün dünya enerji tüketiminin yüzde 88’ini karşılıyor ve tahminlere göre 2030’a kadar bu egemenlik sürecek. Fakat buna karşın kaynaklar çok sınırlı.

-  Türkiye yanlış politikalarla çok yüksek oranda petrol ve doğalgaza bağımlı hale geldi. Bugün Türkiye tükettiği enerjinin yüzde 31.5’ini petrol, yüzde 31.5’ini de doğalgazdan karşılıyor. Sadece bu iki kalemin 2008 faturası 44.8 milyar dolar.

-  Bize ezberletildiği gibi kaynaklarımız yetersiz değil. Türkiye’nin petrol ve doğalgazı aranmadı.

-  Bugün dünyada nükleerin enerji üretimindeki payı yüzde 15. 2030 tahminleri ise yüzde 10. Atık maliyeti ve nihai atık meselesi gibi sebeplerden dolayı bu oran düşüyor.

-  Yeterli altyapı ve bilgilendirme yapılmadan Rusya ile paket anlaşmalar yapıyoruz deyip bazı şirketlerin çıkarlarına hizmet ediyorsanız biz bunlara karşı çıkarız.

-  Önceki dönemlerde doğalgaz talep tahminleri bazı doğalgaz santrallarını kaçınılmaz kılmak için fazla gösterildi. Mesela 90’ların sonunda 2010 yılı için yapılan tahmin 55 milyar metreküptü. 2009’da 24 milyar metreküp tükettik. Bu fark hata filan değil, kasıt. Ayrıca tüketemediğimiz fazla gazın parasını da İran’a, Rusya’ya ödemek zorundayız. Türkiye’nin kendi kaynaklarını kullanamamasının bir sebebi budur.

-  Doğalgaz ile çalışan santrallarla satın alma garantili anlaşmalar imzalandı. Doğalgazla çalışan yap-işlet-devret santrallarına yapılan fazla ödeme nedeniyle 2007’ye kadar devletin uğradığı zarar 2.4 milyar dolar.

-  Odalara haksızlık edilmesin. Doğal kaynaklarımızın kullanılması konusunda çok mücadele ediyorlar.

 

Musa Çeçen (Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı)

-  Türkiye’nin bir enerji politikası var ama kamu yararı ekseninde değil.

-  Al ya da öde anlaşmalarıyla kurulan doğalgaz santrallarının alım fiyatları çok yüksek.

-  Gerekli tedbirler alınmazsa 2012’den sonra çok ciddi bir enerji arz krizi yaşayabiliriz.

-  Dünyadaki ortalamalara baktığımızda şu an bizdeki enerji fiyatları çok yüksek. Ama asgari ücret 10 bin lira olursa enerji fiyatlarına da, yüzde 70 zamma da hiç itiraz etmeyiz.

-  Karadeniz’de doğa vahşice katlediliyor. Bir akarsuyun üzerine çok sayıda tesis kurularak doğa susuzlaştırılıyor. Hidrolik santrallara tabii ki karşı değiliz ama böyle kapanın elinde kalır şeklinde yapılmamalı.

-  Genel olarak nükleer enerjiye karşı değiliz ama Türkiye’nin 200 kw/saatlik bir enerji potansiyeli kullanılmayı beklerken atık sorunu çözülmemiş bir nükleer santralı satın almak doğru değil.

-  Nükleer santral tek başına bir çözüm olarak sunulmamalı. Ulusal kaynaklarımız sonuna kadar değerlendirdikten sonra siyaseten inşa edilmemiş, teknik ve bilimsel gerçeklere dayalı bir enerji arz talebi varsa o zaman Türkiye’de nükleer santral kurulmalı.

-  Aydın jeotermal konusunda çok zengin ama doğalgazla ısınıyor. Türkiye kendi ulusal kaynaklarını doğru düzgün kullanamıyor.

-  Türkiye’de 3 sene içerisinde yüzde 585’lik kapasite artışı öngören doğalgaz anlaşmaları yapıldı.

Programın videosunu ve geniş özetini abbasguclu.com.tr’de izleyebilirsiniz,

Özeti özeti : Enerji konusu öylesine derin ki içine girdikçe kafanız daha da karışıyor. www.milliyet.com.tr / 05.03.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR